İstanbul’un yeni sembollerinden Taksim’e yapılan cami, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla kılınan cuma namazıyla ibadete açıldı.
Mimarlar Şefik Birkiye ve Selim Dalaman’ın imzasını taşıyan, temeli 17 Şubat 2017’de atılan Taksim Meydanı’ndaki caminin minarelerinden öğle vakti ezan ve sela sesi yükseldi. Cuma namazı öncesi camide Kur’an-ı Kerim okundu, tekbir ve salavat getirildi.
Erdoğan, camiye girişinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve protokol üyelerince karşılandı. Erdoğan, cuma namazı öncesinde caminin avlusundan vatandaşları selamladı.
Taksim Meydanı’nın sembollerinden biri olan camide “İslam’ın Yeryüzündeki Mührü Camiler ve Fethi İstanbul” başlıklı hutbeyi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş verdi.
Erbaş, edilen duaların ardından ilk cuma namazını kıldırdı. Ali Erbaş, Fatiha’dan Fetih Suresi’nden ayetler okudu.
Cuma namazına, Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Mustafa Şentop, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalo Hmidti, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, AK Parti Genel Başkanvekilleri Numan Kurtulmuş ve Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanvekili Tevfik Göksu, İstanbul İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Nuh Köroğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız ve bazı AK Parti milletvekilleri de katıldı.
Cuma namazı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında sosyal mesafeye uygun şekilde maske kullanılarak kılındı.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, namazın ardından dua okudu.
Çevresi bariyerlerle kapatılan ve LED ekranların kurulduğu Taksim Meydanı’nda da vatandaşlar, belediye tarafından dağıtılan kağıttan seccade üzerinde namazlarını eda etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, namazın ardından Taksim’e yapılan camiye aslı Topkapı Sarayı’nda bulunan Karahisari’nin hattıyla Kur’an-ı Kerim’i Cumhurbaşkanlığı olarak hediye ettiklerini söyledi.
ERDOĞAN
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Taksim Camii’ni bir süre önce yeniden ibadete açtığımız Ayasofya Cami-i Kebir’e verilen bir selam, yarın ulaşacağımız İstanbul’un fethinin 568. yıl dönümüne bir hediye olarak görüyorum.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taksim Camii Açılış Programı’nda yaptığı konuşmada sözlerine, “Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi hepimizin üzerine olsun. Cumanızın mübarek, gönüllerinizin huzurlu, sağlığınızın yerinde olmasını Allah’tan diliyorum. Bugün bizleri burada bir araya getiren Rabb’imize hamdüsenalar ediyorum. Sudan ve diğer kardeş ülkelerden heyecanımıza ortak olmak üzere aramızda bulunan kıymetli misafirlerimize ayrıca hoş geldiniz diyorum. Sudan nire, Taksim nire. İşte buraya getiren o aşk, başka bir aşk.” diyerek başladı.
İlk cuma namazını eda ettikleri Taksim Camii’nin İstanbul, ülke ve Alem-i İslam için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, güzel eserin inşasını üstlenen Sur Yapının sahipleri Altan, Hakan, Ufuk ve Atilla Elmas başta olmak üzere, mimarından sanatçısına, işçisine kadar herkese teşekkür etti.
Erdoğan, “Az önce Altan Bey, ‘Ben buranın çocuğuyum’ dedi. Altan Bey, sen buranın çocuğusun da biz başka yerin çocuğu değiliz. Ben de Kasımpaşa’nın çocuğuyum. Buralarda çok gezdik, tozduk ve keşke dili olsa da buralar konuşsa. Talimhane ve Dolmabahçe buralarda çok dolaştık fakat Taksim Camii bizim dünyamızda farklı bir öneme sahipti. Çünkü caminin yerinde mescit bile yok ve burada maalesef cami yapımına müsaade yok ve adeta kümes gibi bir yerde gazeteler üzerinde müminler namazlarını eda etmeye çalışıyorlardı. O günlerden bugünlere, 40’lı, 50’li yıllardan bugünlere kimler geldi kimler geçti. İstanbul’umuzun en güzel yerlerinden biri olan Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi ve Tarlabaşı Bulvarı’nın kesişim noktasında yer alan camimizin içinden cemaati, minarelerinden ezanı, kubbesinden Kur’an nidaları inşallah kıyamete kadar eksik olmayacaktır.” diye konuştu.
Mimarisiyle tarihi Beyoğlu’na uyumu yanında, mühendislik yöntemiyle de ülkede ve dünyada sayılı projeler arasında yer alan caminin İstanbul’un sembolleri arasındaki seçkin yerini şimdiden aldığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“İbadet mekanlarının yanı sıra dijital kütüphanesi, kitap okuma, dinlenme ve sergi alanlarıyla Taksim Camii, İstanbul’un en önemli kültür sanat merkezlerinden biri olacaktır. Üzerine oturduğu 2,5 dönümlük arsa üzerinde 33 metreyi bulan kubbe yüksekliğine, 65 metreye yakın minare uzunluğuna sahip, açık ve kapalı alanlarında 4 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği camimizin inşasında kullanılan her malzeme titizlikle seçilmiştir. Mihrap, minber ve kürsü ise bizzat caminin banisi Altan Elmas tarafından tasarlanmıştır. Taksim Camii’ni bir süre önce yeniden ibadete açtığımız Ayasofya Cami-i Kebir’e verilen bir selam, yarın ulaşacağımız İstanbul’un fethinin 568. yıl dönümüne bir hediye olarak görüyorum. Bu vesileyle Şehri İstanbul’u medeniyet mirasımıza katan Fatih Sultan Mehmet Han’ı da burada bir kez daha hürmetle yad ediyorum. Asırlardır davalarına hayat vermek için kendi canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizin her birine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.”
“NELER ÇEKTİ BURASI, NELER…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taksim Camii, yaklaşık 1,5 asırlık bir mücadelenin ardından İstanbul’umuza kazandırılmıştır. Bu meydanda bir camii inşaatı fikri tarihimize 93 Harbi diye geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi yıllarına kadar uzanır. Ülkemizin Kurtuluş Savaşı yıllarında da bu fikir, milletimiz istiklal ve istikbal azminin bir sembolü olarak yeniden gündeme gelmiştir.” diye konuştu.
Bölgedeki pek çok kiliseye karşılık sadece Ağa Camii’nin Taksim’e selam verdiğini gören Nazım Hikmet’in bu tabloyu dizelere, “Havsalam almıyordu bu hazin hali önce / Ah, ey zavallı cami seni böyle görünce / Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım / Allah’ımın ismini daha çok candan andım.” şeklinde döktüğünü dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nazım’ı bile hüzünlendiren bu tabloya rağmen Taksim’de özlenen caminin yapılması bir yana, tek parti döneminde Ayasofya ve Bezm-i Alem camileri müzeye çevrilerek milletimizin kalbinde yeni yaralar açılmıştır. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle Taksim Camii arayışları yeniden hız kazanmıştır. Bunun için kurulan bir dernek vasıtasıyla gösterilen gayretlere rağmen somut adım atılamadan 27 Mayıs darbesi gerçekleşmiştir. Darbenin ardından 1965 yılında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Taksim Camii’nin inşası için gereken arsanın Vakıflar Müdürlüğüne devrini sağlamıştır ancak bu tahsis CHP’li belediyenin kararı mahkemeye götürmesiyle durdurulmuştur. Merhum Demirel’in 1979 yılında bu konuda alınmasını sağladığı Bakanlar Kurulu Kararı ise 12 Eylül darbecileri tarafından iptal edilmiştir. Neler çekti burası ya, neler…”