İş (Değişiklik) Yasa Tasarısı ile Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Referandum (Değişiklik) Yasa Tasarılarına karşı çıkan 23 sendika, Başbakanlık önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklama şöyle:
“Değerli basın emekçileri, meslektaşlar yoldaşlar.
Güçlünün güçsüze uyguladığı zulüm, dün başlamadığı gibi yarın da bitmeyecektir. Önceleri Asiller ve köleler vardı, sonra bu ilişki toprak ağalığı ve marabalığa dönüştü. 18. Yüzyılda buhar enerjisinin keşfiyle yaşanan sanayi devrimi, emek sermaye çelişkisini de beraberinde getirdi. Ancak bu ilişki biçimlerinin tümünde ezilenler, zulme uğrayanlar ve sonuç olarak da direnenler vardı. Tüm dünyada işçiler ve emekçiler hep direndi. Direnirken örgütlenmenin anlamını öğrendi. Sendikal direnişler, mücadele ve toplu İş Sözleşmelerinin, sermaye ve onların sözcüsü hükümetlerle mücadelenin tek yolu olduğu tarihsel süreç içerisinde ispatlandı.
Bugün bizleri yine buraya getiren konu, atanmış başbakan ve onun azınlık hükümetinin aldıkları talimatlarla İŞ ve Toplu İŞ Sözleşmelerinde yapmayı tasarladıkları değişikliklerdir. Yapılmaya çalışılan, yıllar boyunca sendikal direniş ve mücadele ile kazanılan, Toplu İŞ Sözleşmelerindeki hakların ortadan kaldırılmasıdır. Buna ek olarak, sendikal birlikteliği ve örgütlülüğü gül bahçesinin dikenleri olarak gören Türkiye’deki hormonlu sermaye ve sözcülerinin dayatmalarıdır. 1986 sanayi holdingin kapatılmasını dayatarak bizleri üretimden koparan, 1996 da ABAD kararlarının uygulanmasına yol açan dayatmaları ile bizleri ürettiğini de satamaz duruma sokan da aynı anlayıştı.
Sendikalara ve emekçi haklarına yönelik bu organize saldırı, bugün başlamamıştır. 2014 yılında Kıbrıs işlerinden sorumlu Sn Beşir Atalay’ın “Kıbrıs sendikalar cumhuriyetine dönüştü” cümlesi halen kulaklarımızdadır.
2018 yılında, 4’lü hükümetin dayatılan paketi imzalamamasının gerekçesini de dönemin başbakanı, aynı gerekçe olarak açıklıyor. 2019 yılında kurdurulan koalisyon hükümeti bu pakete imza atmış ancak hayata geçirememişti. 2020 yılında, son olarak paketin sahibi, sözünden çıkmayacak bir başbakan ve azınlık hükümetini atamış ve yine aynı maddeyi Toplu İş Sözleşmelerini ve buna bağlı hakların kaldırılmasını, dolayısı ile örgütlenmiş sendikal birlikteliğin dağıtılmasını dayatmıştır.
Bugün gelinen noktada, ilgili değişiklik tasarıları tümden geri çekilmedikçe, çalışma bakanının istifası sendikalar açısından bir anlam ifade etmemektedir.
Bilinmesini isteriz ki, Toplu İş Sözleşmeleri sendikaların ve emekçilerin varlık sebebi, yıllar içinde direniş ve mücadele ile biriktirdikleri namusudur. Toplu İş Sözleşmelerini ortadan kaldırarak, emek sermaye çelişkisindeki güç dengelerini güçlüden yana değiştirme hevesi, tarihi geri döndürerek “Asiller ve köleler” düzenini geri getirmektir.
Hepimiz biliyoruz ki, sendikaların Toplu İş Sözleşmelerinde saklı hakları, sözleşmeler hukukuna, ILO (uluslar arası çalışma örgütü) sözleşmesine ve Anayasaya aykırıdır.
Atanmış başbakana ve onun azınlık hükümetine son uyarımızdır. Almış olduğun talimatları bir tarafa bırak ve halkına kulak ver. Yok oluş tasarılarını geri çek. Aksi durumda, tasarıların komitelerde görüşülmeye başlandığı gün, aynı zamanda iş barışının bozulduğu ve ülke genelinde genel grevle birlikte hayatın durduğu gün olur.
Arz ederiz.
Toplu İş Sözleşmesi imzalayan 24 sendika adına.
DEV-İŞ Federasyonuna bağlı Emek-İş, Devrimci Genel-İş, Petrol-İş…
HÜR-İŞ Federasyonuna bağlı KAMU-İŞ, Bay-Sen, DAÜ Per-Sen, Memur-Sen, Büro-İş, Bass, Bel-Sen, Din- Gör-Sen…
TÜRK-SEN Federasyonuna bağlı El-Sen, KES, TES ve Gıda-Sen…
KTAMS, Kamu-Sen, Koop-Sen, DAÜ-SEN, BES, Mağusa Türk Genel-İş, Basın-Sen, DAÜ BİR-SEN, Çağ-Sen”