TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kıbrıs Türk Devletinin en kısa zamanda geniş bir tanınırlığa sahip olması için her türlü gayreti sergileyeceğiz” açıklamasını yaptı.
Erdoğan, AK Parti teşkilatlarıyla bayramlaşma programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar:
“Geçtiğimiz yılki bayramlarımız ile bu yılki ramazan bayramımızı maalesef buruk bir şekilde yaşamıştık. Kurban Bayramımıza salgınla mücadelede önemli bir mesafe katetmiş, vaka, hasta ve vefat sayılarını önemli ölçüde düşürmüş, aşılamada ciddi mesafe katetmiş bir ülke olarak girdik. Yaklaşık 1,5 yıllık aradan sonra bu bayramı temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek hamdolsun gönlümüzdekine yakın bir sevinçle idrak ediyoruz.
Her ne kadar salgın çeşitli ülkelerde yeni varyantlarla yükselişe geçse de Türkiye henüz bu tehdidin pençesine düşmüş değildir. İnşallah hep birlikte aşılamayı yaygınlaştırarak, temizlik, maske, mesafe kurallarına uyarak bu dalgayı ilave kısıtlamalara gerek kalmaksızın geride bırakacağımıza inanıyorum.
Salgın, sıkıntılar yanında pek çok fırsat penceresi de açtı. Ülkemizin insan kaynağını en verimli şekilde değerlendirmek için yoğun gayret içerisindeyiz. Karanlık bir fotoğraf çizmeye çalışılıyor olsa da 2023 hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyoruz. Bu yolda attığımız her adımda, arkamızdan yazılan kirli senaryoları birer birer boşa çıkartıyoruz.
“Kıbrıs Türklerinin tek talebi egemen ülke talebinin karşılanması”
Dün ve önceki gün arife gününden başlayıp bayram günü akşam saatlerine kadar Kıbrıs’ta icra ettiğimiz program pek çok bakımdan önemliydi. Biliyorsunuz Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz yıllarca kendilerini sahte vaatlerle, yalanlarla, ikiyüzlülükle aldatanlara cevaplarını bir süre önce açıkladıkları yeni bir kararla verdiler. Artık Kıbrıs Türklerinin uluslararası görüşmelerde masadaki tek talebi egemen devlet statülerinin tanınmasıdır. Bunun dışındaki tüm teklifler geçerliliğini yitirmiştir.
Rum kesimini ve Yunanistan’ı verdikleri tüm sözlerden dönmelerine, yapılan anlaşmalara sırt çevirmelerine, Türk toplumunu yok sayan şımarıklıklarına rağmen ısrarla destekleyenlerin artık bu konuda söyleyecek sözü kalmamıştır.
1963’ten itibaren Kıbrıs Türklerine katliam dahil her türlü, haksızlığı, hukuksuzluğu yapan Rumlardı. Ada’da 2 tarafın da temsil edildiği bir devlet formülü için Birleşmiş Milletler tarafından başlatılan Annan Planı dahil tüm girişimlere hayır diyen yine Rumlardı. Ada’nın zenginliklerini ve tüm imkanlarını sadece kendilerine isteyen, Kıbrıs Türk’ünü ısrarla azınlık görmeye devam eden yine Rumlardı. Öyleyse artık bizim bu kısır döngüyü sürdürmek için sebebimiz kalmamıştır. Biz Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin egemen devlet üzerine kurulu yeni çözüm teklifini sonuna kadar destekliyoruz. Artık bizim için Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs diye bir olay kalmamıştır. Bizim için sadece Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin mevcut sıkıntıları içindeki bağımsız devletler vardır. Kıbrıs Türk Devletinin en kısa zamanda geniş bir tanınırlığa sahip olması için her türlü gayreti sergileyeceğiz.”