Anılarını, yıllardır kullandıkları yolları, evlerinin yerini, ailelerini hatta yemek yemeyi bile unutuyorlar. Alzheimer, hastanın ömrünü hafızasından yavaş yavaş siliyor…
TRT Haber ekibi, hem hasta ve yakınları hem de uzmanlarla konuştu. Neler yaşadıklarını, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için hangi yöntemlerin kullanılabileceğini anlattılar.
Hasta yakınları için zorlu süreç
Alzheimer hastası Zeynep Işıktaş, her şeyi unuttuğunu söyleyerek, “Kız da çalışıyor, gelen giden de yok. Ondan sonra duvarlara bakıyorum, her şeyi unutuyorum. Yediğim ekmeği ‘Yemedim’ diyorum” diyor.
Hastalıkla beraber yakınları için de zor bir dönem başlıyor. Hasta yakını Serpil Işıktaş, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Mesela gece uykuları yok, bizim gece uykularımız hep bölük. Gece 15 defa kalkabiliyoruz. Sanki bir çocuğunuz var, gece ağladı uyanacak, siz çocuğun sesini duyar duymaz bir daha kalkıyorsunuz.”
Günlük faaliyetlere devam etmeleri önemli
SBÜ İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, hastaların yıllar içinde daha bağımlı hale geldiğini anlatıyor. Bu da aileye hem psikolojik hem de sosyal sorunlar yaşatıyor. Hastalık ilerledikçe de bu durum daha da zorlaşıyor.
Alzheimer hastalığında erken teşhis, doğru tedavi ve aileyle birlikte iyi bir bakım hem hastanın yaşam kalitesini artırıyor hem de ömrü uzatıyor. Aynı zamanda hastanın Alzheimer olmadan önceki hayatındaki faaliyetlerine devam etmesi de hastalığın yavaşlamasını sağlıyor. Alzheimer’a yakalanan kişilerin günlük hayatın içinde tutulması yaşam kalitesini artıran en önemli etkenlerden.
Hasta yakını Mustafa Yıldırım, “Biz babamı hiçbir zaman eve getirip oturtmadık. Hep dışarıda parka gittik, gezdik, markete gitti. Sabah gitti tek başına market açtı, yapamayacağını bildiğimiz halde market açtık. Markette çalışsın, yanlış yapsın ama evde oturup daha da hastalık hızlı ilerlemesin diye” diyor.
Hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir
Hayat tarzında yapılacak küçük değişikliklerle hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabiliyor. Hatta genetik yatkınlığa rağmen hastalığın ortaya çıkması bile önlenebiliyor. Prof. Dr. Mehmet İlkin Naharcı’nın önerileri şöyle:
“Mümkünse yabancı diller bilmek, bildiğiniz dili geliştirmeye çalışmak, özel zevklerinizi artırmak. Heykel yapmak olabilir veya hayvan beslemek olabilir. Hastalarım önerdiğim hayvan beslemek konusunda çok büyük önem kazanıyor bu dönemde. Basit bir kuş kedi beslemek insanlara inanılmaz keyif veriyor.”
Haber: Çağla Gül Tuncer
Kamera: Mürsel İlhan
TRT